Din İşleri Yüksek Kuruluna göre;sosyal sigortalar, karşılıklı sigortalar ve ticarî sigortaları yaptırmak caizdir. Kâr payı esasına dayalı çalışan birikimli hayat sigortası ve bireysel emeklilik sistemi ise yatırılan primlerin, dinen helâl olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda caizdir. Konusu din tarafından yasaklanmış olan sigortalar ise caiz değildir (https://kurul.diyanet.gov.tr/soru/sigortanin-dini-hukmu-nedir/42e764b2-731b-44d0-b9c1-08dd1c135350).

Buradan hareketle, sigorta yaptırılacak mal, İslam’ın haram kılmadığı bir mal olması gerekir. Örneğin İçki fabrikasının binasını, içerisindeki içkileri, tekel bayisini, bahis şirketinin binası vb. sigortalatmak caiz değildir. 

Burada şu soru akla gelebilir: zorunlu sigortayı zaten yaptırmak mecburiyetindeyiz. Ama kasko gibi sigortalar zorunlu değil. Bu tür ihtiyari sigortaları da yaptırmak caiz mi? 

Eğer sigortanın konusu helal ise ister zorunlu sigortalardan olsun (trafik sigortası gibi) ister ihtiyari sigortalardan olsun (kasko, tarım sigortası, sağlık sigortası gibi); bu tür sigortaları yaptırmakta bir sakınca yoktur. 

Burada müslümanların hassasiyet göstermesi gerektiğini düşündüğümüz bir husus daha vardır. Günümüzde katılım sigortacılığı (tekâfül) yapan şirketler bulunmaktadır. Bu şirketler, diğer şirketlerden farklı olarak dayanışma prensibine uygun bir şekilde risk paylaşımı esasına göre hareket etmek ve sigorta müşterilerinden topladıkları primleri İslami esaslara uygun olarak işletmektedirler. Örneğin konvansiyonel bir sigorta şirketi, müşterilerinden elde ettiği primleri faizli enstrümanlarda değerlendirebilirken katılım sigortası şirketleri, bu fonları faizsiz enstrümanlarda değerlendirir. Aynı zamanda katılım sigortası şirketlerinin fıkhi danışma komitesi bulunur. Bütün iş ve işlemlerini bu fıkhi danışma komitesinin kararlarına uygun olarak yapmak zorundadır. Bu nedenle, Müslümanların sigorta yaptırırken katılım sigortacılığı yapan şirketleri tercih etmeleri daha doğru bir davranış olur.